1995 yılında başlayan Cumartesi Anneleri eylemlerinin 700. haftasında yaşanan olayların ardından meydan aktivistlere kapatıldı.
Gözaltındaki kayıp yakınlarının akıbeti hakkında bilgi almak ve sorumluların yargılanmasını talep etmek amacıyla 1995 yılından bu yana Galatasaray Meydanı’nda oturma eylemi düzenleyen Cumartesi Anneleri, ilk kez meydanda açıklama yaptı. 5 yıl içinde.
1995 yılında başlayan Cumartesi Anneleri eylemlerinin 700. haftasında yaşanan olayların ardından meydan aktivistlere kapatıldı. 2018 yılında alınan yasak kararı Anayasa Mahkemesi’ne taşınmış ve ihlal kararı verilmişti. Ancak Beyoğlu Kaymakamlığı, Anayasa Mahkemesi’nin kararına rağmen 29 hafta boyunca eylem yapılmasına izin vermedi.
Kayıp yakınları, hukuki süreç ve polis müdahalesinin ardından 5 yıl aradan sonra ilk kez Galatasaray Meydanı’nda açıklama yapabildi.
Galatasaray Meydanı’nda açıklama yapan Cumartesi Anneleri, eylemlerinin 972. haftasında şu açıklamalarda bulundu:
“972 haftadır gözaltında kaybolma gerçeğine ve bu suça eşlik eden inkar ve cezasızlık politikalarına dikkat çekmek için bu topraklarda en uzun hakikat ve adalet mücadelesini veriyoruz.
972 haftadır kayıplarımızı gündeme getirmek, devleti yönetenlerin sorumluluklarını yerine getirmesini sağlamak için kamuoyu oluşturmaya çalışıyoruz. 25 Ağustos 2018’den bu yana polis şiddeti ve gözaltılar nedeniyle çabalarımız sekteye uğradı. 5 yılı aşkın bir sürenin ardından kayıp yakınları ve İnsan Hakları Derneği temsilcileri olarak karanfillerimiz ve fotoğraflarımızla Galatasaray’dayız.
972. haftamızda Abdülkerim Yurtseven, Mikdat Özeken ve Münür Sarıtaş için adalet istiyoruz.
27 Ekim 1995’te Binbaşı Mehmet Emin Yurdakul komutasındaki Yüksekova Komando Taburu askerleri Yüksekova’nın Ağaçlı köyüne geldi. Askerler köylüleri köy meydanında toplayarak tüfek dipçikleriyle dövdü, yaşlıları ise yere sürükledi. Rastgele seçilen yürüme güçlüğü çeken 73 yaşındaki Abdülkerim Yurtseven, 18 yaşındaki Mikdat Özeken ve 13 yaşındaki Münür Sarıtaş tutuklanarak askeri araçla Yüksekova İlçe Jandarma Taburu’na götürüldü.
Bunları istemek için tabura giden ailelere. Binbaşı Yurdakul, “24 saat gözaltında tutulacaklar” dedi. Aileler tekrar taburun yanına gittiğinde ise “Biz kimseyi tutuklamadık, bir daha buraya gelmeyin” dedi. Ailelerin talepleri sonuçsuz kaldı ve üç köylüden başka bir haber alınamadı.
Olay, Hakkari Ağır Ceza Mahkemesi’nin kayıtlarına geçti; “Sanık Yurdakul komutasındaki birlik, Ağaçlı köyünden Şemsettin Yurtseven, Mikdat Özeken ve Münür Sarıtaş isimli köylüleri darp etti, yaşlı Yurtseven ise aldığı tekmeler sonucu hayatını kaybetti. Bunu gören Yurdakul, tanıklık edeceklerini düşünerek diğer iki köylüyü de öldürmeye karar verdi. İki köylü daha sonra taburun eğitim kampındaki bir çukura sürüklendi ve üzerine benzin dökülerek yakıldı. Her şey böyle gitti.
Ancak suça katılanların tanık ifadelerine ve itiraflarına rağmen dava kesin beraat kararıyla sonuçlandı.”
Yoruma kapalı.